Bugün Ortadoğu basınında Türkiye ile ilgili dikkat çeken gelişmeler var. ABD’nin yeni Suriye özel temsilcisi Tom Barrack üzerinden Türkiye üzerindeki Amerikan perspektifi tartışılırken, İsrail basınında bunun yankıları ve bazı rahatsızlıklar görülüyor. Ayrıca Suriye-İsrail ilişkileri bağlamında Türkiye’nin önemine değinilen bir haber de dikkat çekiyor. Şimdi, bu haberleri detaylıca inceleyelim.
ABD ve Yeni Türkiye İlişkileri: İsrail Rahatsız
Haaretz gazetesinde çıkan bir haberde, ABD’nin yeni Suriye özel temsilcisi Tom Barrack’ın atanması, Türkiye ile ABD arasındaki güçlenen ilişkilere işaret ediyor. Haberin tonundan anlaşıldığı üzere, İsrail cephesinde bu konuda belirgin bir rahatsızlık var. Barrack’ın, ABD’nin Suriye’deki en önemli dış partner olarak Türkiye’yi gördüğüne dair mesajlar verdiği belirtiliyor. Ancak bu yaklaşım, İsrail’in bölgedeki politikalarını gölgede bırakma kaygısını da beraberinde getiriyor. Tabii, İsrail’in her fırsatta bölgedeki “öncelikli oyuncu” olmaya alışık olduğunu göz önüne alırsak, bu rahatsızlık şaşırtıcı değil.
Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz: Haaretz: ‘Israel could be left behind’: Trump’s new Syria envoy pick signals growing U.S. intimacy with Turkey
Suriye-İsrail Barışında Türkiye Etkisi
Jerusalem Post’ta yer alan bir başka haberde, Tom Barrack’ın, Suriye-İsrail barışı konusunda olasılıklar sunduğu ve bu bağlamda Türkiye’nin kritik bir rol oynadığına işaret ettiği belirtiliyor. İstanbul’da Suriye Başkanı Ahmed el-Şaraa ile gerçekleştirdiği görüşmenin yankıları, Türkiye’nin bölgedeki barış görüşmelerinde ne kadar kilit bir aktör olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Barrack, “Suriye ve İsrail arasında çözüm mümkün. Ancak bunun bir diyalog ile başlaması şart,” diyerek diplomatik çözüm ümitlerini artırmış görünüyor. Diğer taraftan, bu tür süreçlerde Türkiye’nin katalizör rolü oynaması bazı çevreleri rahatsız etmekte.
Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz: Jerusalem Post: US envoy says Syria-Israel peace is possible in Damascus trip
Bugünkü haberler, Türkiye’nin bölgesel politikalar açısından ne kadar merkezi bir konumda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye’nin sadece coğrafi değil, politik ve diplomatik açıdan da nasıl bir köprü olduğu uluslararası sahnede netleşiyor. İnşaallah bu dengeyi daha güçlü şekilde koruyarak, Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemeye devam ederiz.